Uyarlama sanat
Son günlerde, özellikle Tiyatro sanatında “uyarlama” diye garip bir unsur var oldu. Tabi ki uyarlama, uzun yıllar önce de yapılıyordu ancak hiç bu kadar fazlaca yapılmamıştı. Bunun nedenini, yeni metinlerin olmamasına bağlayabilirsiniz ama yanıldığınızı hemen söylemek istiyorum. Küçük bir örnekle size bunu kanıtlayabilirim.
Türkiye’de, tiyatro alanında birçok yazarın gün yüzüne çıkmasına vesile olan Mitos boyut yayınevi, uzunca zamandır tiyatro metin yarışmaları yapmaktadır. Bu yarışmalardan, birçok mükemmel tiyatro eseri tiyatro sanatına hediye edilmiştir. Ödüle layık olan eserler ise, daha sonra kitap olarak da basılmışlardır. İşin acıklı yanıysa, bu eserlere hiçbir kurumun, tiyatro kuruluşlarının, bakmaması, incelememesidir. Okuma nezaketinde bile bulunmazken, yekten “yeni tiyatro eseri yok” demek, neresinden bakarsanız bakın sanata ihanettir. Devlet tiyatroları yıllar sonra ülkede “dramatik yazarlık” eğitimi veren okulların varlığını anlayıp, okullara heyetler göndermeye başladı birkaç yıl önce. Buradaki amaç, yeni metinlerin ortaya çıkmasını sağlamaktı. Bu şirin gözüken amaç, çaylar eşliğinde edilen sohbetlerin ötesine gitmedi. Üzülerek söylüyorum ki, son yüzyılın hastalığı olan “adamcılık” sanatın içine de girmeyi başarmış vaziyette. Hiçbir kurumun yazara, dramaturga ihtiyacı yok. Hal böyle olunca da ortaya, her sene mezun olan ama ne yapacağını bilemeyen yüzlerce genç ortaya çıkıyor. Bunun önemli bir nedeni de, herkesin yazar ve dramaturg olmasıdır. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de en çok tercih edilen mesleklerin ikincisi yazarlık olarak belirlenmiştir. Evet, herkes bu işi biliyordu ve kimseye olanak sunmuyordu. Kendi içinde sıkışıp kalan mezun yazarlar da, başka iş kollarına girmek zorunda kalıyordu.
Tüm bunlar “uyarlama” denilen unsurun ortaya çıkmasına neden oldu. Bu işi yapanların es geçtikleri, bilmedikleri önemli bir şey var. Uyarlama yapmak, yazmaktan çok daha zordur. Zaten bu yüzden de, uyarlamaların büyük bölümü kötü ve sorunlu. Bir yazarın iç dünyasına gireceksiniz, o eseri neden yazdığını bulacaksınız, onun diyeceği söze katılacaksınız ve onun gibi düşünüp bunu diyaloglara dökeceksiniz. Hiç kolay gelmiyor değil mi? İnanın bana kolay değil. Ben kendi adıma uyarlama oyun yazılmasına karşı değilim. Benim karşı çıktığım şey; bilmeden, bilinçsizce sadece salt para kazanmak için yapılan işlerdir. Para kazanmak denilince, şunu hemen eklemek istiyorum. Klasik eserleri uyarladığınız da bunlara telif ödemiyorsunuz. Yüz yılı geçtiği için artık teliften düşmüştür bu eserler. Ama merak etmeyin, bu eserleri uyarlayanların tek düşündükleri sanat. İnanması bedava…