Siyaset  AMAÇ mı, ARAÇ mı  ?

Yayınlama: 15.03.2024
A+
A-
Profesyonel Teknik Adam Diplomasına sahip. Futbol'un kendisinde biriktirdiklerini 1991 yılında yazılı ve görsel basında sergilemeye başladı. Ulusal yaygın TV'ler de yönetici olarak görev aldı. Temsilci olarak görevini sürdürdü. Televizyon ve gazetelerde üst yönetici olarak görev yaptı. Radyo çalışmalarını başarıyla dinleyicisine ulaştırdı. Profesyonel olarak Tiyatro’nun her kademesinde görev aldı Seslendirme ve dublaj sanatçılığını başarıyla sürdürmekte. Yerel Yönetimlerde Basın Danışmanlığı, Spor Derneklerinde Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

Dün olduğu gibi bugün de dünden gelen serüvenin devam filminde bulunduğu parti ve savunduğu siyasi partiden ayrılarak başka bir partiyi geçenleri çok gördü ülkemiz. Avrupa da ki siyaset anlayışıyla bizim siyaset mevzularının uzaktan yakından alakası yok. Zaten bizim evlerimiz, yemeğimiz, içtiğimiz su, soluduğumuz hava ve izanımızın yanından geçemez Avrupa. Ancak AB sevdamız inatla sürmekte. Bu daha derin bir mevzu.

Esas konumuz Siyasetin bir amaç ve araç olup olmadığıdır. Bir ay da 4 parti değiştireni de gördü siyasetimiz, ölümüne doğup büyüdüğü partide kalanları da. Günün ve şartların gelişmesine rağmen inadına bu hissiyatı sürdüreni de gördü. Partisinin içinde bulunduğu dibe vuruşlarında yalnız kaldığı günleri de gördü, Partisi yükselişe geçtiğinde sağında solunda çoğalan nüfusa da tanık olundu.

Türkiye seçmeni kimi zaman takım tutar gibi bir anlayışta olduğu gibi, kimi zaman anlaşamadığı ve kafasına uygun şartların kaybolmasından partisinden ayrılıklar yaşadığı da oldu. Ancak tüm bu gelişmelere karşılık hep siyasetin içinde oldu. Günün konjoktürüne göre davranan da oldu, ‘Ölürüm de savunduğum düşünceden vazgeçmem” diyene de tanıklık edildi.

Son yıllarda bu hissiyat özellikle Pandemi sonrası masum davranışların amaç,araç, niyet ve kısmet, kader, şans, baht, çıkarlar vs. mevzularına dönüştü. Karma karışık oldu her şey. Seviye,seviyesizlik, olur mu ? olmaz mı? Bu Kaotik durumdan faydalananlar, fırsata çevirenler, yararlananlar azımsanmayacak kadar da çoğaldı. Ve bu durumdan en çok da Masum ve pasif siyasetin içinde bulunanlar yara almıştır. Bu duruşta olanlar en çok yara alan, en çok mimlenen, en çok hedef gösterilip yok edilenler olmuştur.

Çalıştığı iş yerinde, komşu ilişkilerinde,  dinlediği parçalar’dan, okuduğu şiirlere, kitaplara, anlamlı sözleri, yazdığı duvar yazılarına kadar her konuda bilmeden hedef haline geliyor insan. Bundan kaçış yoktur.

 –Ne olabiir ki”  Denilen iki kelime aslında hayatına yön veren, yönlendiren bir anlayışa yelken açmıştır. Yani siz ‘Ne Olabilir ki “ dediğiniz hayat akışında çoktan hedef gösterilmiş oldunuz. Bundan kaçışınız yok.

Siyaseti bir Amaç değil, bir Araç olarak değerlendiren Siyasetçiler yaptıkları bu alenen davranış onlara göre en masum davranış olmuştur. Tıpkı evlilik yapmayıp birlikte yaşayanlar gibi.  Bugün Türk siyasetine bakıldığında kimlerin nasıl bir amaç uğruna çıktıkları yoldan bir anda araç konularını ön plana aldığını gayet iyi  görmüştür. Savunduğu düşünceleri bir kenara bırakarak aracıya yani siyasetin diğer varyasyonu davranışına hemen geçebilmişlerdir. Onlar için bu durum sevap, mevap duygularına dönüşürken  masum davranışlarda bulunan seçmen için mübah duruma dönüşmüştür. Siyasetçilerin yaptığı bu davranışın bir anlamı, bir haklılık yanı vardır düşüncesiyle ezile ezile, sürgün yiye yiye ve tüm mobing, eziyetlere rağmen masum seçmenin çoğunluğunun duruşunu bozmadığına tanıklık ediliyor günümüzde.

Politikayı iyi bilen ancak siyaseti bir türlü beceremeyen seçmen siyasetin bir araç ve amaç durumları konusunda çok da başarılı olamamıştır. Bu yüzden ülkemizde ki seçmen Sağcıdır, Solcudur, Muhafazakardır,

Yani siyaseti araç olarak görmeyenler kaybetmeye, amacından dönmeyenlerin sürgünler görmeye devam etmesine etken olmuştur. Bunu başarabilenler yani siyaseti Araç olarak kendini geliştiren ve bunu iyi kullananlar için hayat güzel ve rahattır. Siyaseti amaç olarak değerlendirenler ise değişen ülke siyasi şartlar ne olursa olsun taviz vermeyen anlayışı ile hayatlarını sürdürmeye devam eder.

Bugün kü siyasi yaşamımızda artık particilik ve siyaset Amaç olmaktan çıkmış bir Araç durumuna dönüşmüştür. Esas olan nerede bulunacağınız doğru zamanı seçmektir. Bugün kü siyasetimizde başbakan olmuşlardan, bakanlık yapmış olanlarına kadar (sağında ki solunda ki etkin isimleri söylemiyorum bile. Onlar da dahil) herkes artık siyasetin o güçlü Aracına binmiştir. Siyaseti bir araç olarak kullanmaya, devam etmektedirler. Savunduğu ilk partisinin en büyük konuşmacısı olanlar bugün bir başka siyasi partinin düşüncelerini rahatlıkla savunabiliyor.

Bu durum değişen konjoktür ile alakalı bir durum. Yarının nasıl bir siyasi varyasyon ile karşılaşılacak bilinmez.

Bu yüzdendir ki artık hiç kimsenin;

-Sen bu partideydin, siyasi düşüncesini savunuyordun, şimdi ne oldu da diğer partiye geçtin ve onu savunuyorsun”  diye konuşmaya, tepki göstermeye gücü yetmemektedir. Seçmenin de bu duruma ayak uydurmaya başladığını görmekteyiz. Böyle olmamış olsaydı 41 siyasi parti seçimde boy gösterir miydi ?

Seçmende artık siyaseti kendinden önce bunu araç olarak kullananları görünce Amacından uzaklaştı ve siyaseti bir Araç olarak görerek hareket etmeye başladı. Sadece doğru hamle, doğru zaman, doğru tercih bu davranışı zenginleştirecek, iş güç sahibi yapacak, rahat bir yaşam sürmesine etki edecek.

Amaç ve Araç arasında gidip gelenlere karşılık Siyaseti Bir Araç olarak görenler …..

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.