ISTAKOZ nedir?

Bekir!

Ne var?

Sen ıstakoz nedir biliyor musun?

O da nereden çıktı?

Ne bileyim, kaç gündür haberlerde bundan bahsediyorlar.

Çok bilmem, ama sanırım bir ilçenin adı olsa gerek.

Mümkün değil.

Niyeymiş o?

Haberlerde, tatilde ıstakoz yediler diyor. Koca ilçeyi nasıl yesinler? Akıl var mantık var.

Doğru. O zaman yiyecek bir şey bu.

Yahu onu başından beri biliyoruz da, ne bu? Onu bilmiyoruz.

Biz yiyemiyor, onlar yiyorsa, kesin güzel bir şeydir.

Bak bunu doğru dedin. Ama işte, ne bu?

Tasası sana mı düştü kardeşim? Neyse ne. Sabah kuşluk vakti işe gideceğim. Tek düşündüğüm şey bu.

Yarım saat sonra ikisi de, tek göz odadaki yer yatağına uzandılar. Kömür iki gün önce bitmişti. Maaş yatıncaya kadar kömür almaları imkânsızdı. Gocuk, palto, hırka ne varsa üstüne geçirip öyle yattılar. Taşeron bir şirkete mensuptu ikisi de. İnşaatlarda çimento karar, tuğla taşırlardı. Asgari ücretten hallice bir parayla da yaşamaya çalışıyorlardı. Bütün gece, “ıstakoz nedir” düşünüp durdu bizimki. Bir türlü bulamadı. Geçen gün markete peynir almaya gitmişti. Orada Kars kaşar peynirini görmüştü. Kilosu dört yüz lirayı geçkindi. Olsa olsa onun bir çeşididir diye düşündü. Olsa da yesek diye geçirdi içinden. Kaç senedir, yoğurt gibi peynir yemekten bıkmıştı artık. Yoksa sucuk mu, sosis mi, kıyma mı derken uykuya dalıp gitti. Sabah aynı güne, aynı yoksulluğa uyandı. Hala, ne ıstakozu ne de neden yaşadığını bilmiyordu.