Unutma inadına hatırla (DEPREM)

Yayınlama: 21.08.2024
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

         17 Ağustos 1999 yılında gece saat 03:02’de, merkezi gölcük olan 7.6 şiddetinde büyük bir deprem felaketi ile sarsıldı memleketimiz. Hazırlıksızdık, ne yapacağımızı bilemez durumdaydık. İletişim ağımız son derece kötü durumdaydı. Koskoca başbakan bile durumla ilgili bilgileri depremden çok sonra, ertesi gün öğle saatlerinde öğrenebilmişti. Başımıza gelen bu felakette resmi rakamlara göre; 17.480 vatandaşımızı kaybettik. 23. 781 vatandaşımız ise yaralanmıştı. 505 vatandaşımızsa sakat kaldı. 285.211 ev ve 42.902 iş yeri zarar gördü. Bu depremin arından seferberlik ilan edildi. Marmara bölgesinde zarar gören bütün iller için halk yardım kampanyaları başlattı. Yurtdışından birçok ülke yardımlarda bulundu. Bir yandan ekonomik kriz bir yandan da deprem felaketiyle, Türkiye giderek uçuruma doğru sürükleniyordu. Deprem uzmanlarıyla tanıştık bu sayede. Onları, magazin programı izler gibi pürdikkat izlemeye koyulduk. Sonra rahmetli deprem uzmanı olan bilim insanı, Ahmet Mete Işıkara’yı seksi erkek seçerek olayı sulandırmayı başardık. Yavaşça unutuldu gitti her şey. Edilen yeminler, söylenen onca sözler unutuldu gitti. Küçük gerçeklerin arasında yaşamına devam etti memleketimiz. Aradan yıllar geçti. Deprem uzmanlarımız, değerli bilim insanlarımız artık dinlenmeyen, sözünün kıymeti olmayan, “sürekli felaketlerden bahsediyorlar, içimiz sıkılıyor” saçmalığıyla önemsenmeyen kişilere dönüştüler. 

Kayıp zamanların içinde, birçok irili ufaklı deprem oluyordu ama yine önemsememeyi başarabilmiştik ülkece.

6 Şubat 2023 yılında, dokuz saat arayla iki büyük deprem birden yaşadık. 7.8 ve 7.5… Bu depremlerde resmi rakamlara göre; 53.537 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kimilerine göre ise çok daha fazlası… Koskoca şehirler tuz buz olmuştu. Yardım çığlıklarıyla binlerce insan soğuktan, acıdan, yaralanmalardan yaşamlarını yitirdiler. Binlerce insan öksüz ve yetim kaldı. Çocuklarını yitirdi binlerce insan…

Geçen onca yıla rağmen yine hiçbir önlem almamıştı Türkiye. Yine hazırlıksızdı ve yenice imar affı çıkarmıştı. Ölen öldü kalan kaldı. Birkaç hafta konuştuk, tartıştık, anlatıldı, dinlenildi. Sonra yine küçük gerçekliğin için kaybolup gitti deprem. Elle tutulan hiçbir önlem alınmadı. Sırada büyük bir İstanbul depremi bekleniyor. Bilim insanları avazı çıktığı kadar bağırıyorlar. Önlem alın, bizi dinleyin diye… Ancak bu sefer durum çok daha ciddi. Zira eğer İstanbul’da olası bir deprem olursa, ucuz gerçekliğin içinde bu defa yok olamayız. İstanbul depreminin bilançosu bütün depremlerden ağır olur. Türkiye’nin sanayi ağı, ticaret ağının çok büyük bir bölümü İstanbul üzerinden dönüyor. Bu durum, ekonomik anlamda net bir yok oluş olur. Toparlanması da imkânsıza yakın bir gerçeklikte olacaktır.

Bize çocukluğumuzdan beri izlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz felsefeciler, düşünürler hep geçmişe takılıp kalmayın demiştir. Bu belki sığ hayatımız için geçerli olabilir ancak geniş bir yelpazede geçmişimizi hatırlamak, öğrenmek, dersler çıkarmak zorundayız. Unuttuğumuz her şey, bize zamanı geldiğinde çok büyük bir kayıp olarak geri dönüyor çünkü. Başımıza ne geldiyse balık hafızalı olduğumuz için geldi. Unutma Türkiye, inadına hatırla. Hatırla ki; bir daha böylesi bir felaketle savaşmak, bu acıyı yaşamak durumunda kalma. Hatırlamak kötü bir şey değildir inan bana.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.