Sözü Güçlü, Gücü Tesirli Bir Türkiye

Sözü Güçlü, Gücü Tesirli Bir Türkiye
Yayınlama: 10.01.2024
A+
A-

Sözü Güçlü, Gücü Tesirli Bir Türkiye Oluşturmak İçin Gayret Edeceğiz”

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya itibari ile iki ayağını da yere sağlam basmaktan başka şansı olmadığının altını çizen TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Güçlü bir ülke olacağız, Türkiye Yüzyılı olarak adlandırdığımız önümüzdeki dönem hem bölgesel gelişmeleri hem de küresel güç denklemlerini yeniden etkileyebilecek ülkelerden birisi olacağız.

Bunun için sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye oluşturmak için gayret edeceğiz. Burada özellikle bu bölgede en önemli meselelerimizden birisi de içeride birlik ve beraberliğimizi mutlaka sağlamaktır. Halkımızın bütün fertleri arasında ayrım gözetmeksizin, 85 milyon vatandaşımızın tamamını özgür ve eşit yurttaşlar olarak kabul ederek, vatandaşlarımızın hepsine devlet adına el uzatacak olan sizlersiniz. Gönlünü açacak olan sizlersiniz. Sofralarını vatandaşlarımız ile paylaşacak olan sizlersiniz. Bu dönemde tarihi bir sorumluluğunuz olduğunu bir daha hatırlatmak isterim.” ifadelerini kullandı.

Türk devlet geleneğinin bir siyaset ahlakı ve devlet tecrübesini de barındırdığına işaret eden TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Hepimizin yakından bildiği bizim devlet işlerini yönetmedeki temel düsturumuz olan, yolumuz aydınlatan temel şiarlardan birkaç tanesini başta kendim olmak üzere sizlere hatırlatmak isterim. Özellikle bizim devletimizin felsefesinin temelinde yatan şey ‘devlet-i ebed müddet’ fikridir. Bizim için devlet sadece isminden müteşekkil bir araç değil, devlet milletin müşahhas bir şekilde örgütlenmiş şeklidir. Ezelden ebede kadar da uzanacak bir devamlılığı sağlamak zorundadır. Bu yüzden bu topraklarda bizim kurduğumuz devletler, Anadolu’ya gelmeden önce kurduğumuz devletlerin tamamı, bir süreklilik içerisinde bir öncekinin devamı şeklinde gelmiştir. Ne yazık ki bazıları bu ülkede tarihi okurken yanlış okumaktadırlar. Tarihi her bir sayfasında bir hikâyenin anlatıldığı bir hikâye gibi okuyorlar. Türk devletinin tarihi bir bütünlük, bir devamlılık arz eder. Bizim için Selçuklu ne ise Osmanlı odur, Osmanlı ne ise Türkiye Cumhuriyeti de odur. Bu devlet birbirinin rakibi ya da alternatifi değildir, devamıdır. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti devleti de kıyamete kadar ebediyen yaşayacaktır.”


“Devlet Hacet Kapısıdır”

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu ile hareket etmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, “Bu cümlenin hakikatini gerçekleştirmek ise hayatımız boyunca yapacağımız bütün işlere aksettirmemiz gereken temel bir şiardır. Devleti yaşat ki insan yaşasın değil, insanı yaşat ki devlet yaşasın. Aslolan insandır, Allah’ın yaratılışta eşit insanlar olarak yeryüzüne gönderdiği insanlardır. Aslolan hazreti insandır. İnsanı eşref-i mahlukat olarak kabul eden, insanı aynı zamanda da dünyanın yaratılışının merkezine koyan bir fikrin mensupları bu sözü söyleyebilir. Bu yüzden ecdadımızın bize yaptığı bu tavsiye hayatımızın sonuna kadar onurla taşıyacağımız bir miras gibidir. Devleti esas alarak değil, milleti esas alıp millet adına devleti yöneten işte buradaki valilerimiz ve yöneticilerimizdir.” şeklinde konuştu.

“Devlet hacet kapısıdır” sözünün yollarını aydınlattığını dile getiren TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Vatandaş gidecek, eksiğini ve ihtiyaç duyduğunu devletten görecektir. Bu yüzden sizler devletin halka uzanan eli ve halka açılan sofrası ve gönlü olacaksınız. Böyle devam ettiğimiz zaman vatandaş da rahat şekilde devletin kapısını çalacak ve o kapıdan dilediğini almaya gayret edecektir. Şunu sevinçle iftiharla ifade edebilirim ki, devleti hacet kapısı gören vatandaşlarımıza karşı, aslolan millet olduğunu bilen ve esas olanın halka hizmet etmek olduğunu bilen sizler sayesinde artık geçmiş yıllarda o konuştuğumuz konu Türkiye’nin tarihinde kaldı. Devlet millet çatışması değil, devlet millet kaynaşmasını siz değerli valilerimiz ve devletin illerdeki temsilcileri üzerinden güçlü şekilde yaşıyoruz. Eskiden vali dediğini vatandaş görmezdi. Küçük şehirlerde bile göremezdi vatandaş, emniyet müdürünü ve kaymakamı göremezdi. Devleti temsil eden unsurlar, Necip Fazıl’ın dediği gibi devlet dediğin çatık kaşlı zattı. Millet sadece jandarmayı bilirdi. Jandarmayı da sadece dipçiği ile hatırlardı. Hatta ve hatta bir emniyet müdürlüğünün önünden geçerken vatandaş karşı kaldırıma geçer ve oradan yürürdü, bunların hepsi geride kaldı. Devletin bütün yöneticileri vatandaşın içerisinde, vatandaşla birlikte devlet millet kaynaşmasını temin etmiş vaziyettedir. Bu temel şiarlarımızdan ödün vermediğimiz sürece Türkiye’nin önü açıktır. İçeride birliği sağlama imkânımız son derece güçlüdür. Türkiye düşmanlarının da Türkiye’ye zarar verme imkân ve ihtimalleri olmayacaktır.”

“Adalet Mülkün Temelidir”

Devlet adamlarında ve valilerde bulunması gereken bazı hususları valiler ile paylaşan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş; Nizamülmülk, Koçi Bey, Yusuf Has Hacib, Defterdar Sarı Mehmet Paşa gibi devlet adamlarından örnek vererek konuşmasını sürdürdü. TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

“Devlet tecrübeyi, birikimi ve aynı zamanda görgüyü ve terbiyeyi ifade ediyor. Bütün bunların hepsi bizlerin siyasetname olarak okuduğumuz, geçmiş dönemdeki şaheser siyaset metinlerinde görüyoruz. Hatta daha ötesinde padişahların fermanları ile yapılan fermanlarda hem atama ifade edilir hem de bu atamanın yanına nasihatname ve vasiyetname manasında atanan kişiler ile ilgili bazı huşular dile getirilirdi. Bunlardan sadece bir tanesini hatırlatmak istiyorum. Gazi Evranos Paşa, Rumeli Beylerbeyi olarak atandığında o fermanda kendisine çok önemli nasihatlerde bulunuluyor. ‘Şimdi oraya gideceksin, oradakiler senin akraban, hemşerin. Yıllardır onları görmedin. Zannetme ki o insanlar bıraktığın gibi dururlar, insanların nasıl ki fiziki yapıları değişiyorsa insanların fikri yapıları da değişir. Onlara bıraktığın şekilde değil, bulduğun şekilde muamele edeceksin’ diyor padişah. Bu tavsiye ciltlerle anlatılabilecek bir tavsiyedir. Bu anlamda Nizamülmülk’ün Siyasetnamesinde, Koçi Bey’in Risale’sinde, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın Risalelerinde fevkalade önemli tavsiyeler var. Bunlardan birkaç tanesini paylaşmak isterim. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’inde ifade ettiği en önemli hususlardan birisi yüksek vazife şuurudur. Yani bir devlet adına bir ilde bütün sorumluluğu üzerine alan valilerin mutlaka çok yüksek bir sorumlulukla hareket etmesini şart olarak görüyor Yusuf Has Hacib. Bunun ellerindeki en temel imkân olduğunu ifade ediyor. Bu ismini saydığınım 4 önemli siyasetnamenin hepsinde ifade edilen önemli hususlardan birisi ise, valilerin devlet adına yönetenlerin mutlaka adaleti sağlamak mecburiyetidir. “Adalet Mülkün Temelidir” sözü bizim en temel yönetim ilkelerimizden birisidir. Sadece laf olsun diye değil, sadece güzel levhalarının üzerinde olsun diye değil devletin ana direği, devlet çadırının ana direği olsun diye tesis edilsin istenmiştir. Bunun için adaleti olmayan devletin refahı da olmaz, geleceği de olmaz sözü bütün siyasetnamelerimizde bize öğretilmiştir. Yine aynı şekilde yine Nizamülmülk’ün ifade ettiği hususlardan birisi valilerin ilim sahibi olmasıdır. Yani dünyayı, dünyada nelerin olup bittiğini valilerin bilmesi gerektiğini ve işlerini yaparken de ilmi bir anahtar olarak kullanmaları gerektiğini bize tavsiye eder.”

Valilerin en önemli görevlerinden birisinin adaleti sağlamanın yanında zulmü de ortadan kaldırmak olduğuna değinen TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, “Eğer varsa bu zulmü işleyenlerin bir şekilde valilerimiz tarafından bertaraf edilmesi de adaletin tesisinin ilk şartıdır. Özellikle Defterdar Sarı Mehmet Paşa bu konuda uzun uzun tavsiyelerde bulunarak, zulmü önlemenin nasıl hayati bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor. Bir başka ifade yine hepimizin bildiği işi ehline vermektir. Nizamülmülk’ün de çok temel konularından birisidir. Emaneti ehline vermek gerekir. Bir iş yaptığınız zaman işi emanete veriniz, emaneti ehline veriniz ve hükmettiğinizde adaletle hükmediniz. Ne emaneti ehline vermek ne de adaletle hükmetmek keyfi bir mesele değildir. Yöneticinin mutlaka uyması gereken bir husustur.” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Kurtulmuş sözlerine şu şekilde devam etti:

“İfade ettiğim gibi gerçekten çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Hiç abartılı bir şekilde konuşmadan şunu çok rahat söyleyebilirim dünya şuanda 2. Dünya Savaşı öncesindeki şartlar neyse onların hepsine sahiptir. Fevkalade büyük bir huzursuzluk üstündedir. Diken üstünde oturmaktadır dünya. Ve maalesef dünyanın fevkalade ciddi şekilde büyüsü bozulmuş terazisi bozulmuş ve dünyadaki bütün dengeler alt üst olmuştur. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönem ne kadar devam edeceğini bilmeyiz ama dünya sistemi yeni bir dengeye kavuşana kadar bu türbülanslar devam edecektir. İnan ki her türbülans Çin denizinde olandan Afrika’da olana kadar her gelişmede az öncede ifade ettiğim gibi Türkiye’yi çok rahat, yakından ilgilendirmektedir. Bunun için biz içerde dirliğimizi, birliğimizi; devlet, millet kaynaşmasını en üst seviyeye çıkaracağız. Bizlerden kaynaklanan eksik ihmal kusur hiçbir şeyin olmaması ve hep beraber daha güçlü bir noktaya doğru ilerlemeye gayret sarf edeceğiz. İşçimizdeki farklılıkları bir zenginlik vesilesi olarak bilerek demokrasiyi adalet ve özgürlük prensipleriyle bütünleştirerek yolumuza devam edeceğiz.”

TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Hiç şüphemiz olmasın ki Türk milleti olarak bizim önümüzdeki en önemli ödevlerden birisi de Türk Devleti olarak en önemli sorumluluklardan birisi de yeni bir dünyanın kurulması için gece gündüz 24 saat mücadele etmektir.”


“Netanyahu ve Çetesi İnsanlık Suçları İşlemektedir”

İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yapmış olduğu zulümlere vurgu yapan TBMM Başkanı Sayın Kurtulmuş, “En son İsrail’in Filistin’de Gazze’de yapmış olduğu zulümler sadece faşist İsrail yönetiminin insanlığa ödettiği ağır bedellerden ibaret görülemez. Bu geldiğimiz noktada evet doğru Netanyahu ve çetesi insanlık suçları işlemektedir. Katliam boyutlarını çoktan aşan bir soykırım icra etmektedir. Ama ondan daha önemlisi insanlık camiası ve uluslararası sistem böylesine büyük bir vahşete kılını kıpırdatmadan hiçbir tedbir almadan sadece seyirci kalmaktadır. Burada yeni bir siyasal mimarinin küresel siyasi mimarinin inşa edilmesi insanlığın önündeki en temel ödevlerden birisidir. Ancak bunu da temelinde demin saydığım bu prensipler olan bir medeniyet inşa edebilir. Türkiye’ye de böyle bir sorumluluk düşüyor.” şeklinde konuştu. 

Ukrayna’da insanlar öldürüldüğünde bunu bir savaş suçu olarak kabul edip, Filistin’de bebeklerin kundaklarında kurşunlanmasına seyirci kalan, ses çıkarmayan hatta bunu İsrail’in meşru müdafaa hakkı olarak gören zihniyetin yeryüzünde adaleti nasıl sağlayacağını sorgulayan TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, “Bu anlamda insanlar arasında hiçbir hiyerarşi kabul etmeyen her bir insan yaratılışta eşit haklara sahip insandır olarak gören bir medeniyete ihtiyacımız var. İşte o medeniyet de bizim medeniyetimizdir. Biz bu medeniyetin değerleri üzerinde küresel sistemi yeniden inşa edecek bir kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bu bizim sorumluluğumuzdur. Bir günde birkaç günde birkaç yılda gerçekleştirilebilecek bir şey olmadığını tabi ki biliyorum. Ama biz köklerimizle buluştukça biz değerlerimizi bugünün şartları içerisinde ve bugünün ıslahlarıyla yeniden ürettikçe yeryüzünde bu anlamda öncü olmak da bu millete nasip olacaktır.” şeklinde konuşmalarına devam etti.  

Devletlerin egemen eşitliği meselesi üzerinde duran Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Kurtulmuş, “Şimdi sorduğunuz zaman bütün ülkeler devletlerin egemen eşitliğini söyler. İnsan haklarının da en temel hususlarından birisi. Ama Allah aşkına 198 ülke bir tarata bir karar veriyor bir tane ülke hayır diyor ben bu karara uymuyorum. Yani 7, 7 buçuk milyar insanı temsil eden devler topluluğunun kararı çöp tenekesine atılıyor. Bir tane emperyalist devletin ortaya koyduğu fikir uluslararası sistemin kararı oluyor. Böyle bir sistem yürümez. Onun için temelinde hakkaniyet, adalet olan yeni sistemi kurmak, inşa etmek de Türkiye’nin vazifesidir. Bütün gücümüzü bu alanlarda seferber edeceğiz. Ama ilk işlimiz Türkiye’nin önce kendi içerisindeki bütün sorunlarını gerçekten karşılıklı rıza ile insanlar arasında meşveretle istişare ile ve demokratik olgunlukla çözebilecek bir çizgide yoluna devam etmesidir.” şeklinde konuşmalarını sürdürdü.  


“İsrail’den Daha Fazla İsrailli Bir Şekilde Hareket Ediyorlar”

Ayrıca bir başka sorumluluğa da vurgu yapan TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş 7 Ekim’den bu yana 45’e yakın Meclis Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaptığını aktarırken sözlerine şu şekilde devam etti: “4-5 tane katıldığımız uluslararası meclis başkanları toplantılarında birisi Avrupa Birliği (AB), birisi G20 olmak üzere orada müzakerelerde bulunmuş birisi olarak şunu gördüm ki özellikle batı ülkelerinin yöneticilerine bu konuda bir şey anlatmak mümkün değil. Neredeyse birçoğu için istisnaları bir kenara bırakıyorum. Şunu çok net söyleyebiliriz İsrail’den daha fazla İsrailli bir şekilde hareket ediyorlar. Bunları eleştireceğiz. Dün bir konuşmamda ifade ettim. Nerede Birleşmiş Milletler (BM) diyeceğiz, nerede Avrupa Birliği (AB) diyeceğiz, nerede batı ülkeleri diyeceğiz ama nerde şu İslam İş Birliği Teşkilatı üye ülkeleri demek de hakkımız değil midir? Bu kadar Müslüman ülke bu kadar elinde imkan olan Müslüman ülke ne yazık ki bu süreçte de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirememiştir.”

Türkiye’nin şuurlu, uyanık ve ne yaptığını bilen bir şekilde yoluna devam etmesinin ve bölgede sulhu ve selameti temin etmenin gerektiğini ifade eden TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, “Özellikle Fas’tan Endonezya’ya kadar olan bu coğrafyada çok geniş bir alana çok etkili imkanlara sahip olarak yayılmış olan İslam dünyasını da uyandırmak, uyarmak ve onlarla ortak bir noktada buluşmak bizim vazifemizdir. İsrail şu kadar büyük askeri güce sahip Eyvallah, arkasında Amerika var Eyvallah, arkasında AB var ona da eyvallah. Dünyanın hiç denenmiş silahlarına sahip bu da doğru. Bunların dünyanın bütün finansal sistemine sahip uluslararası Siyonizm bu da doğru. Dünyanın bütün medya kuruluşları bütün demeyeyim de çoğu medya kuruluşlarına hakim vaziyetteler bu da doğru. Ama İsrail’in gücünü bunlar oluşturmuyor. İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının dağınıklığı, kararsızlığı ve insiyatifsizliğidir. Hareket edemez halde olmasıdır.” sözlerini kullandı.


“Tarihi Bir Dönemin Arefesindeyiz”

Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde yaşayanları sonra yakın coğrafyada yaşayan gönül dostlarını sonra nihayetinde 3.üncü halk olarak İslam dünyasının bütün halklarını etrafımızda toparlayacak bir kararlılığı ortaya koyması gerektiğini söyleyen TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, “Türkiye’nin yeniden tarihi bir sorumluluğu yüklenmek üzere olduğu dönemin arifesindeyiz. Bunu sadece temenni ettiğim için söylemiyorum. Bu ülke Allah’ın izni ile ikinci yüzyılını çok başarılı bir şekilde devam ettirerek, sürdürerek dünyada örnek lider öncü ülkelerin başında gelecektir. Ve ayrıca şunu da ifade etmek istiyorum, ömrü olan görecektir. Bugün BM’nin yeniden yapılanmasını bir temenni olarak söylüyoruz ama hakkaniyet ve adalet prensipleri çerçevesinde inşallah BM’nin yeniden kurulduğunu da insanlık alemi görecektir. Bugün bunlar işte dünyada hala her sabah açtığınızda bütün TV kanallarında İsrail’in propaganda gücünü ve hakimiyetini görüyorsunuz. Çok yakın zamanda Netanyahu ve çetesinin insan hakları mahkemesinde hesap verdiğini ve işlediği bu suçlardan dolayı yargılanıp hapse atıldığını da insanlık inşallah görecektir.” ifadelerini kullandı.


“Türk Milleti Sözünün Eridir”

Türk milletinin sözünün eri olduğunu ve bu özelliğinin Türk devletinin devlet geleneğinin de içerisine yedirilmiş bir giydirilmiş özelliği olduğunu söyleyen TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle tamamladı: “Bu anlamda devletimiz ilkeli duruşuyla uluslararası ilişkilerde diğer ülkeler tarafından dikkatle takip edilen bir devlettir, ülkedir. Allah yolumuzu açık etsin Allah sözümüzü kuvvetlendirsin, Allah dostlarımızı sadık eylesin, ufkumuzu aydınlık eylesin hepinize işleriniz de başarılar diliyorum. Memleketinize döndüğünüzde oradaki halka oradaki milletimize de selam ve saygılarımızı iletmenizi ifade ediyor, hepinize çok teşekkür ediyor, hoş geldiniz safalar getirdiniz.”

Ajanslar tarafından geçilen tüm yerel ve ulusal haberleri, bu bölümde Netgazete.com.tr editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Yerel ve ulusal  haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.