Sonumuz sessizlik olacak
Bazı durumlar vardır. Ne yapsanız azdır. Ne yazsanız, ne anlatsanız yetersizdir. Yaranıza merhem olmayacağını bile bile delicesine anlatmak isterseniz. Birileri duysun isterseniz neler yaşadıklarınızı. Sonucu koca bir hiçtir çoğu zaman, ancak yine de inadına anlatmak isterseniz. Öyle bir süreçten geçiyor dünya. Hukuksuzluk, adaletsizlik, adamcılık, inanç adı altında sömürgecilik, hepsi serbestçe dolaşıyor insan ruhunda. Yiyip bitiriyor insanlığımızı. Binlerce dilden, sesten, sessizliği seçmiş vaziyette dünya. Gazze’de olanları görmüyor, duymuyor, konuşmuyoruz. Üç maymun el ele vermiş ölümü bekliyor. Amaç sadece menfaatler olmuş. Yedi aylık bir kız çocuğu, İsrail’in attığı bomba yüzünden göçük altında kalıyor ve hala yaratanı suçluyor ahmak insan. Hadi batı diyelim ki, başka inanca mensup ve var olduğu günden beri kendi menfaatleri dışında hiçbir şeyi düşünmeyen bir kötü. Makyajlı bir şeytan. Peki, biz? Müslüman olduğunu savunanlar? Uçakta, sokakta, caddede namaz kılanlar? Sürekli hadisler söyleyip, sonrada mercedesine binip gidenler? Neden sessiz? Neden susmayı tercih ediyorlar? Zina edeni bulur bulmaz taşlayanlar şimdilerde aynalarda şeytan taşlıyorlar. Ve farkında değiller. Ya da daha kötüsü…
Ülkemizde de durum farklı değil. Sessizlik bir davranış şekline dönüştü artık. Birkaç gün önce parayla vatandaşlık sattığımız Iraklı bir ailenin çocuğu, işi sadece eğitmek olan bir öğretmeni acımasızca öldürdü. Kimsenin sesi çıkmadı. Kimsenin… Sadece öğretmenler çaresizce bağırıyorlar, lakin onları zaten dinleyemeyen devlet, yine susmayı tercih ediyor. Kutsal meslekmiş, bana bir harf öğretenin bin yıl kölesi olurmuşum hepsi palavraya dönüştü. Üç kuruşa mahkûm edildi öğretmenler. Ne değerleri kaldı ne de itibarları. Atanabilenler en azından emekli olabileceğim diye hüzünlü sevinirken, atanamayanlar ise, zengin çocuklarını üç kuruştan bile az paraları okutmak durumunda bırakıldı. Herkese yüz verilen saçma sapan bir eğitim sistemine dönüştü müfredatlar. Ve utanmadan öğretmenleri suçlamaya devam etti dalkavuklar. Üzülerek söylüyorum ki; yine hiçbir şey değişmeyecek. Belki bir müddet konuşulacak sonra unutulacak her şey. Sessizliğimize gömülecek. Yine Gazze’de bir çocuk, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, erkekler ölecek. Yine öğretmenler öldürülecek, dışlanacak, ötekileştirilecek, itibarsızlaştırılacak. Sonunda unutulan yine insan olacak. Gün gelecek, doğa da yaratan da bizi unutacak. Eğer ahiret varsa ki var. En büyük günahımız, sessizlik olacak. BAS BAS BAĞRARAK DİYORUM Kİ SONUMUZ SESSİZLİK OLACAK.