Müzik bozulursa toplumun ahlakı da bozulur

Halkımıza tek yanlı değil her türden müzik sunmalıyız !
Türk Halk Müziği Sanatçısı, söz ve beste yazarı Sümer Ezgü “Müzik bozulduuğunda , insanların davranışları yozlaşır, yozlaşmış bireylerden oluşan bir toplum ise zamanla çözülür ve çürür” dedi. Ezgü Basın Açıklamasında önemli konulara değindi.

Türk Halk Müziği Sanatçısı, söz ve bestekar Sümer Özgü düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Ezgü , Müzik insanı yumuşatır, inceltir insanın doğasını geliştirir ! Müzik bireyi arıtır , kişiyi sakinleştirir. Müzik Gelenek ve görgü ile birlikte toplumu düzenleyen unsurlardandır .Müzik İçsel dengeyi kurar, ruhu arıtır kişiyi dolayısı ile toplumu erdemli olmaya yöneltir. Toplum da hangi tür müzik yaygınsa toplumun, ruhu ve ahlakı da ona göre şekillenir “ dedi

Ezgü açıklamasının devamında, “Doğru Müzik Toplumu İyileştirir. Müzik bozulursa toplumun ahlakı da bozulur. Müzik erdemin yankısıdır. Bozulursa kültürel ritüeller dağılır, ritüeller dağılırsa toplum çöker. Ahlak insanların asil değerlerinin bütünüdür. Müzik ahlakın göstergesidir. Bozulursa toplum dağılır! Müzik Bir Toplumun Ruhudur! Müzik bozulduğunda insanların davranışları yozlaşır, yozlaşmış bireylerden oluşan bir toplum ie zamanla çözülür ve çürür. Bir milleti yıkmak istiyorsan önce müziğini boz!” diye konuştu

İYİ MÜZİK POZİTİF DESTEKLENMELİDİR
Sümer Ezgü, “Kurucu önderimiz Atatürk, Cumhuriyetle birlikte iki hedef koydu Önümüze. Bilim ve Sanat. İslam Düşünürü İbn-i Sina derki, “Bilim ve sanat ilgi görmediği toplumu terk eder. Yaz sezonu ile birlikte kültür sanat etkinlikleri yapılıyor. Belediyelerin kanalizasyon, yol hizmetleri kadar kendisine oy veren halkının kültür sanat ihtiyacını karşılamaları da görevleridir. Hatta yol tamir edilir ama kültür sanat bir kere kaybedilirse geri gelmez. Hars denen kültür, halkın yaşanmışlığı ile oluşturur. Adiyet duygusu ile birlikte yaşam sevincini artırır. “ dedi
Ezgü, Türkiye de 15-24 yaş ortalaması Türkiye istatistik kurumu 2024 verilerine göre yüzde 14.9 dur. 24 yaş üzeri ise yüzde 85’dir ve bu yüzde 85.1 deneyimli kesimidir. Belediyeler istisnalar hariç Rep ve pop kadroları ile etkinlik yaparken kendilerine oy veren bu yüzde 85.1 nüfusa haksızlık yapıyor ! Gerekçe olarak da yüzde 15 olan gençlere hitap ettiklerin söylüyorlor. Peki gençleri neden tek yanlı besliyoruz? Sonra da gençleri beğenmiyoruz. Ben gençleri çok önemsiyorum ve bütün sorumluluğun yetişkinlerde olduğunu düşünüyorum. Ancak sahnelere küfürlü müzik yapan, esrar içen insanları model olarak çıkarırsanız problem sorumlularındır. Halkımıza her türden müzik sunulmalıdır. “ dedi
Sümer Ezgü, “Şef Walter Straus: Yeryüzünde böyle mükemmel bir külltür yok. Önce kendi kültürünü bilmeyene en müzisyen demem demişti. Kastettiğim bu halkın müziği olan halk müziği idi. Kendi kültürünü bilmeyen aidiyet duygusu olmayanlar ahali, ahali yani sadece insan topluluğudur. Kültürel Yozlaşmanın önüne geçebilmek müziğin toplumun üzerinde yıkıcı değil, birleştirici gücünü artırmak yeni bir kültürel seferberlik başlatmak adına 45 yılını müzik sanatına veren bir sanatçı olarak ülkem’in kültür ve sanatına duyduğu kaygılarımı ve önerilerimi konuşmayı görev sayıyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın kültür yolu festivallerinde belediyelerimizin halk şenlikleri ve üniversitelerimizin bahar şenliklerinde bu çağrıya kulak vereceğine inanıyorum” dedi Ezgü, “Kültür Hepimizindir, Kültür Yozlaşırsa Kökü Kurumuş Ağaca Döneriz

Sümer Ezgü Yerel Yönetimlerden son olarak Yörük-Türkmen Festivalleri başta olmak üzere “Festivallerin özü ana sahneye o kültürü yaşatan ve birşey ifade eden sanatçıların çıkması gerektiğini belirtirim. Gittiğimiz ülkelerde bizleri yerel sanatçılar ve o ülkenin ensturmanları karşılamakta. Biz gelen turistleri kendi ülkelerinde ki müzikler ile karşılıyoruz. Bu çok yanlış bir davranış. Dilli Kavalımız ile, bağlamamız ve bunlara can veren sanatçılarımız ile ülkemize gelen turistleri karşılamalıyız. Özümüzü ve değerlerimizi kaybetmeden erkenden harekete geçmemiz gerekiyor. ” dedi.
Sümer Ezgü ayrıca Gazetemiz Yayın Müdürü Okan Dilek’in sorduğu bir soruya ilişkin, “Diğer kanallara programlar ve projeler önerdim. Hatta Barış Manço’nun yaptığı çalışma ve programın devamı şeklinde çocuklar ile ilgili programlar yapmak istedim. Ancak animasyonlar ile bunun yapıldığı belirtildi. Oysa insana dokunmak gerekiyor İnsana dokunulmayan hiç bir amaç ve çaba gayesine ulaşamaz. Ben o çocuklar ile sazımız sözümüz özümüz ve değerlerimizin ele alındığı bir porgram gerçekleştirecektim. Ama olmadı.