Kıbrıs Türkü Soydaşlarımız Ne mi Yapacak?

“…Dünyanın (siyasi-politik) rengine kanıp” tarihini her unutmaya yüz tuttuğunda:

24 Aralık 1963’teki Kanlı Noel saldırılarında Rum çetelerince evlerinin banyo küvetinde hunharca katledilerek şehit edilen askeri doktor Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarının anısına, 1963’ten 1974’e kadar Kıbrıs Türklerinin maruz kaldığı zulmün simgesi kabul edilen ve 1966 yılında açılan, acı ve hüznün tanığı, Lefkoşa’da bulunan ‘Barbarlık Müzesi’ni ziyaret ederek, o kanlı ve kahırlı günleri yaşatanları(!) yeniden hatırlayacak ve her defasında da ‘…saldırının mermi izlerini halen duvarlarında taşıdığı’ gibi onlar da bu vahşet tarihini hafızalarının duvarlarında mermi izleri gibi sonsuza dek taşıyacak!

Bunu yapacaklar!
Sadece bu bile yeter!…

Bunu yapacaklar!
Elbette sonsuza kadar bizler de!
Anavatan da!…

Kıbrıs Türk Yurdu’dur; ilelebet Türk Yurdu olarak kalacak!

“YILDIRIM- KOÇ HİKAYESİ”
İki çift laf…

Üç-dört gündür sosyal medyada dolaşıp duruyor…

Kitabın ortasından gerekiyorsa;
Aziz bey taktik hatası yapmış, bana göre hatalı o!…

Huyunu, suyunu, karakterini cibilliyetini bildiğin ve tahmin edilebilir her türlü artistliğe açık bir profilin, bile bile muhatabı olmak…!

Yılların tecrübesi, kendisine böyle bir oyunu oynamasına müsade etmemeliydi!

Neticede;
Aralarında kültür, gelenek, görenek, anane, örf ve adet farkının olduğunu unutmamalıydı!

İncelik, nezaket, naiflik ve saygı bu topraklara özel bir durum!

Herkes için yanlış görülen, onun için (belki de) normal ve doğru!

E, zaten bu yüzden tribünlerle olan ‘doku uyuşmazlığı’ değil miydi başarısızlığının en büyük nedeni?!

Bence bırakın artık goy goyu!
Aziz yıldırım, bal gibi haksız ve hatalı! Çünkü daha rakibinin karakteristik özelliğini tanımıyor/tanıyamamış!

Uzaktan göz ucuyla nazikçe ver selâmını çek git be adam!

*
Onca ağır gündemin arasında ne alâkaysa!