Günü Kurtaran Kahramanlar (Deprem)

Yayınlama: 26.04.2025
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

Bazı insan toplulukları olup biteni, o olay olunca anlıyorlar. O topluluklardan birisi de ne yazık ki bizleriz. Yıllardır bu anlayış değişmedi. Değişmediği gibi hiç üzerine konuşulmadı bile. Bir şey oldu ve biz başladık konuşmaya. Ülkemizde herhangi bir çukurun kapanması için illa birinin o çukura düşmesi gerekir. Gündelik politikalar, günü kurtarma çabaları, bizlerin tesadüfen yaşamasına sebebiyet veriyor. Bunu anlamadığımız gibi kader deyip geçiyoruz. Daha ne olması gerekiyor anlamak için anlamış değilim. Salt bugün değil, bin yıldır deprem bölgesinde yaşıyoruz. Bugün değil, daha öncesinde de onlarca yüzlerce depremle yüzleştik. Daha iki yıl önce on binlerce insanımızı toprağın altına gömdük. Çoğu isimsizdi. Bazıları son derece zengindi. Evleri arabaları, arsaları vardı. Bazıları o sabah müstakbel eşini alıp düğün için hazırlıklarına başlayacaktı. Bazılarının üniversiteden oğlu ya da kızı gelecekti. Kavuşacaklardı. Hasret gidereceklerdi. Bazıları kızıyla o sabah pikniğe gidecekti.  Hepsi yok olup gitti. Yardımlar, özlü sözler, nefret dolu yazılar eşliğinde unutuldu gitti. Gündelik saçma sapan hikayemize geri döndük. Sonra deprem bilmem kaç binince kez “ben buradayım” dedi.  Şimdi deprem olacak mı yoksa olmayacak mı tartışmaları çıktı. Bu konuda hiçbir bilgim yok ama ben size söyleyeyim. Deprem olacak. Bugün, yarın ya da yüz yıl sonra değişmez. Muhakkak olacak. O kadar kötü yürekliyiz ki, “biz öldükten sonra geriye kalan düşünsün” demekten utanmıyoruz bile… Günü kurtaran kahramanlara dönüştük. Allah’tan bu düşence yapısı, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında yoktu. Öyle olsaydı şu an biz de yoktuk zira…

İnsan seçtiğimiz gibi şehirleri de seçtiğimiz için, bugüne kadar olan depremlere kayıtsız kaldık. Ancak bu deprem başka, hayati önem taşıyor. Bunu anlamak için ne olması gerekiyor? Olası bir İstanbul depreminde Türkiye yıkılır. Kahve köşelerinde “bizi dış güçler yönetiyor” diyoruz ya, o gün gelirse gerçekten bizi dış güçler yönetecek. Ekonomi çökecek, bütün bağlantılar kesilecek, yağmalamalar başlayacak. Asayişin sağlanması uzunca bir müddet imkânsız hale gelecek. Büyük göçler başlayacak. Olası göçlere hazırlıksız olduğumuz için küçük şehirler bunu kaldıramayacak ve aynı duruma kendileri düşecek. Sadece depremle kalmayacak tüm bunlar. Depremden sonra tsunaminin gerçekleşme ihtimali son derece yüksek. Bu da İstanbul kıyı şeridinin, sular altında kalması demek. Yine söylüyorum bunu bilmek için çok zeki olmaya gerek yok. Onlarca defa bununla karşılaştık. 1927 Erzurum depremi. 1930 Hakkâri depremi. 1939 Erzincan depremi. 1942 Niksar depremi. 1943 Hendek depremi. 1944 Bolu depremi. 1970 Gediz depremi. 1966 Varto depremi. 1999 Gölcük depremi. 1999 Düzce depremi. 2003 Bingöl depremi. 2011Van depremi. 2020 Seferihisar depremi ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremi. Günü değil artık geleceğimizi kurtarma vakti gelmiştir. Biz bir şey yapmazsak eğer, sonu son derece hüzünlü olacak. Artık uyanma ve depremle yüzleşme vaktidir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.