Dubai Çikolatası
Hiçbir şey değişmiyor. Varlık, kendini var ettiği günden beri. Tanrı, kâinata ruhundan üflediği andan beri. Hiçbir şey değişmiyor. Geçip giden bir şeyler var elbette. Zaman gibi, koca bir ömür gibi… Bunun dışında her şey aynı dostum. Biraz düşününce, azıcık dünyanın gizemiyle buluşunca, herhangi bir müzeye gittiğinde anlıyorsun bunu. Çatalhöyük’e yolunuz düşerse, mutlaka gezin o tarihi yerleri. Orada bir şey göreceksiniz. Bundan binlerce yıl önce, çocukların kullandığı oyuncaklar var orada. Taştan yapılmışlar. Şimdi ki oyuncaklardan tek bir farkı var, o da artık taştan yapmıyoruz oyuncakları. Kadınların ve erkeklerin taktıkları takılar var orada. Tunç veya bakırdan yapılmış kolyeler, yüzükler… Şimdi onların yerine, altın gümüş ve elmas kullanıyoruz. Çamurdan veya kerpiçten evler yerine betondan yapıyoruz evleri. Değişen sadece isimler dostum sadece isimler. O yüzden geliştiğimiz, daha çağdaş olduğumuz yalanından uzaklaş artık. Taşa yazmaktan ne farkı var, bir bilgisayara yazmanın? Sadece daha hızlı olmasının dışında. Peki, hız ne işimize yarıyor? Dönüp dolaşıp; hiç hızlıca yazılmamış, hatta çoğu, elle yıllarca süren bir emekten sonra yazılmış kitapları okuyorsun yine. Hızlı olmak, senin ömrüne bir şey katmıyor ki? Tam manasıyla, hakkıyla yazılmış bir eser, hızlıca yazdığın onlarca eserden daha iyidir. Her şeye bir anda ulaşabilmek, iyi bir şey mi sence? O zaman gizemin ne manası var? Unutma ki, insanın da kâinatın da özü dengedir. Şemsin dediği gibi; Ay’ın hilalden dolunaya dönüşmesi için zaman gerekir. Sen bu zamanı hızlandırdığında, dengeyi bozarsın. Denge bozulunca, haz anlayışın değişir. Hazzın bağımlısı olursun. Gerçekten mutlu olmak nedir, unutursun. Mutluluğu unutursan, yaşadığın hayattan keyif almayı bırakırsın. Günümüzde teknoloji, her şeye hemen ulaşmak, her şeyi istediğin anda yiyebilmek gibi, faydalı olduğunu düşündüğümüz unsular, bize zarar vermekten öteye gitmiyor. Böyle olunca da, bazı şeyler kaçınılmaz oluyor. Günümüzde depresyon ilaçları kullanımı, on yıllar öncesine göre “yüzde üç yüz” kat artmış. Ülkemizde durum daha acıklı. Avrupa’da birinci konumundayız, depresyon ilaçları kullanımında. Çaresizliğimizi, bu ilaçlarla yenmeye çalışıyoruz. Sizce bu mümkün mü? Kesinlikle hayır. Kendi özünüze dönüp, kendinizle yüzleşmeden ve hayatı gizemiyle yeniden buluşturmadığınız müddetçe, Dubai çikolatası da yeseniz bir, yemesiniz de… Mesele yediklerinizde değil, onlara yüklediğiniz manalardadır. Yaşam size bir anlam yüklemez. Siz yaşama bir anlam yüklersiniz.