Ahlaklı Değerler Eğitimi
Ahlak, adalet ve düzen demektir. Ahlakın olmadığı yerde adalet, adaletin olmadığı yerde düzen, düzenin olmadığı yerde huzur, mutluluk ve refah olmaz.
İnsan maddi bedenden ve manevi ruhtan oluşuyor. Maddi bedeninin ihtiyaçlarını yani dünyevi beklentilerini karşılamak kadar ruhunun manevi ihtiyaçlarını karşılamak da en az o kadar önemlidir.
Ruhunun ihtiyaçlarını da ancak dini ve ahlaki değerlerle karşılayabiliriz. Buna şimdilerde değerler eğitimi deniyor.
Değerler eğitimiyle ilgili kitaplara ve ders müfredatına baktığımızda ahlakın dışlandığını, vicdanın iteklendiğini görüyoruz. Ahlaksız değerler eğitimi ancak kişisel gelişim ve görgü kurallarının anlatıldığı bir ders olur.
Sözün başında söylediğim gibi ahlak varsa adalet, düzen, huzur, mutluluk, başarı ve bereket vardır, olmalıdır da.
Kim ahlaklı olacak, ahlaki ilkeleri kim hayata geçirecek? Kabaca sayarsak, birey, aile, toplum, kurumlar, sivil toplum ve devlet diyebiliriz.
Bireyin ahlak noktasında bir hedefi olmalı: Kul hakkı yememek, hakkını yedirmemek. Bir kişi her şeyini kaybedecek olsa da bir anda çok şey kazanacak olsa da bu temel duruşundan taviz vermemeli. Peki, bugün durum böyle mi? Hepimizin bildiği bir cevap değil mi?
Aile ortamı ahlaki davranış kazandırıyor mu? Bir ailenin çocuğu komşunun çocuğu ile kavga ettiğinde sorup araştırmadan çocuğunun arkasında durursa, o çocuğun adalet anlayışı nasıl olur? Ya da birinden telefon geldiğinde ‘çocuğuna evde yok’ diye söyletiyorsa bu çocuğun yalanla olan ilişkisi nasıl gelişir? Bilboardlarda ‘güçlü aile’ sloganını görüyoruz. Güçlü aile mi, ahlaklı ve erdemli aile mi? Cevabı siz verin.
Toplum ahlak noktasında ne kadar hassas? Gücü eline geçiren toplumun bir kesimine zulmediyorsa, toplumun diğer kesimi cesaret ahlakını kuşanarak tepki gösteriyor mu, yoksa bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışında mı? Toplumda varlıklı olanlar geçim zorluğu çekenlerle ne kadar empati kurabiliyor?
Toplum ahlakı demişken siyaset ahlakına dokunmadan geçmeyelim. Tüm siyasi parti liderleriyle ilgili bir anket yapsak ve şu soruyu sorsak: Siyasi parti liderlerinin içinde yalan söylemeyen, rakiplerine iftira atmayan, lakap takmayan, rakibinin sözlerini çarpıtmayan siyasi lider var mı? Evet, oranı yüzde kaç çıkar. Takdir sizin.
Sivil toplum ve meslek örgütlerinin ahlakla bağlantısı ne düzeyde? Tabanlarının menfaatini korumak yerine makamını korumayı ve sendikasının/kuruluşunun çıkarlarını öncelemeyi tercih eden bir kişi veya kişiler ahlaklı olabilir mi? Ya da sosyal tabanının haklarını masada alamadığı zaman eylemlilik sürecini işletiyor mu, susuyor mu? Susuyorsa bu sivil toplum kuruluşunun isyan ahlakı yok, cesaret ahlakı yerlerde sürünüyor demektir.
Kurumların ve devletin ahlakı hangi noktada? Devletin ahlakla olan ilişkisi çok önemli. Örneğin, kamuya eleman alımında ehliyet ve liyakat mı belirleyici, torpil mi? Torpilse çürüme var demektir. Bir ülkede en zengin grupla en fakir grup arasında büyük farklar varsa devletin adil bir bölüşüm yaptığını söyleyebilir miyiz? 95 puan alan gencin elendiği 50 puan alan gencin istihdam edildiği bir düzen ahlaklı bir düzen olabilir mi? Devlet işlerinde akraba kayırmacılığı, eş dost ayrımcılığı, partili taraftarlığı yapılıyorsa orada adalet ve ahlak yaşar mı? Başka örneğe gerek yok sanırım.
Kul hakkına riayet eden bireyin, ahlaki kuralları hayat felsefesi aline getiren ailenin, haksızlıklara ses çıkaran toplumun, sosyal tabanının hakkını korumak için makamından vazgeçen sivil toplumcuların, siyasete yalanı-talanı sokmayan siyasetçilerin, herkese eşit muamele eden, adil paylaşım yapan, milletin can, mal, nesil, akıl ve namus güvenliğini sağlayan devletin var olduğu bir düzende herkes huzurlu, mutlu ve refah içinde olur.
Sonuç olarak, ahlak her yerde olmalı, herkesçe tatbik edilmeli. Devlet, hükümet, kurumlar, toplum, sivil toplum ve meslek kuruluşları, aile ve birey ahlak noktasında çok çok hassas olmalı. Yani sosyal ahlak, devlet ahlakı, meslek ahlakı, toplum ahlakı, sistem ahlakı, organizasyon ahlakı, ödev ve sorumluluk ahlakı hepsi bir bütün.
Değerler eğitimi kalp, akıl ve vicdan üçlüsünün işbirliğiyle verilirse başarılı olur. O zaman hal ve kal değişikliğine, iş ve eylemlerde dönüşüme, yanlıştan uzaklaşmaya doğruya yaklaşmaya, toplumda sevgi, saygı ve anlayışın gelişimine kısacası toplumsal huzur, mutluluk ve refaha katkı yapar.
Eğitim sistemimizde ahlaklı bir değerler eğitimi verilmesi, ahlaklı bir toplum dileğiyle…